Bakan Yılmaz, 2018 yılı bütçesi üzerinde TBMM Genel Kurulunda konuştu
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eğitim sistemindeki tek değişikliğin 4+4+4 değişikliği olduğunu belirterek, "Onun dışındaki OKS´den SBS´ye, SBS´den TEOG´a, TEOG´dan şimdi liselere kayıt uygulamasına geçilmesi sistem değişikliği değildir, ölçme değerlendirmenin farklı araçlarla uygulanması demektir." dedi.
Bakın Yılmaz, Millî Eğitim Bakanlığının 2018 yılı bütçesi üzerinde TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, eğitimin, çağa uygun olarak sürekli değişen, gelişen, birikim ve tecrübeler ışığında yenilenen bir süreç olduğunu ifade etti. Eğitimin temel hedefini, bilgi toplumunun gerektirdiği becerilerle donanmış, milli kültürle insanlığın evrensel değerlerini içselleştirmiş bireyler yetiştirmek olarak açıklayan Yılmaz, "Bakanlık olarak herkesin eğitim ve öğretime eşit şartlar altında erişmesini, çağın gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve davranışı kazanmasını, girişimci, yenilikçi, dil becerileri yüksek, iletişime, öğrenmeye açık, özgüven ve sorumluluk sahibi, sağlıklı, mutlu bireyler olarak yetişmesini istiyoruz." diye konuştu.
Yılmaz, nitelikli bir eğitimi ve herkes için eğitimde fırsat eşitliğini, değişmez, daimi hedef olarak gördüklerini söyledi.
Eğitime ayrılan oran
Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda temel altyapı ve erişim sorunlarını büyük ölçüde çözdüklerini dile getiren Yılmaz, eğitim bütçesinin, 2018 yılında bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 18´ine denk gelen 134 milyar 727 milyon lira olarak belirlendiğini anımsattı. Yılmaz, bu bütçe çerçevesinde, toplumun hemen hemen tüm kesimlerini içine alan örgün ve yaygın eğitim, öğretim hizmetlerini yerine getirdiklerini anlattı. Bu miktarın, milli gelirin yüzde 5,8´inden de fazla olduğuna işaret eden Yılmaz, 1980´li yıllarda milli gelirden eğitime ayrılan payın yüzde 1,2, 1990´lı yıllarda yüzde 2,2, 2002´de yüzde 2,8, bugün ise yüzde 5,8 olduğunu bildirdi.
Türkiye´nin en öncelikli konusunun eğitim olduğunun altını çizen Yılmaz, "Eğer eğitime önem verirseniz her alana önem vermişsiniz demektir, eğer eğitimi ihmal ederseniz de her alanı ihmal etmişsiniz demektir." dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, 65 binin üzerindeki okulda, 1 milyon 61 binin üzerindeki öğretmenle, yaklaşık 18 milyona yakın öğrenciye eğitim verdiklerini kaydetti.
Yılmaz, hükümetleri döneminde zorunlu eğitim süresinin 8 yıldan 12 yıla çıkarıldığını, bu süreç içerisinde eğitimin her kademesindeki okullaşma oranında ve ortalama eğitim süresinde önemli artışlar gerçekleştirildiğini anlattı.
"Kızların okullaşma oranını artırmak"
Hükümetin önceliğinin, kızların okullaşma oranını artırmak olduğunu dile getiren Yılmaz, 2002´de yüzde 88 olan ilköğretimde net kız okullaşma oranının, bugün ilkokulda yüzde 91,24, ortaokulda yüzde 95,76 olduğunu belirtti. Yılmaz, 2002´de lisede kızların okullaşma oranının net yüzde 42,97´yken, günümüzde yüzde 82,38´e, yükseköğretimde yüzde 12,17´den yüzde 44,41´e ulaştığını ifade etti. Okul öncesi eğitimde okullaşma oranının 2002´ye gelene kadar yaklaşık yüzde 10 olduğunu anlatan Yılmaz, "Hemen hemen bütün değerlerde Avrupa´nın önündeyiz. Avrupa´nın gerisinde olduğumuz tek alan okul öncesi eğitimdi. Geçmiş 50, 60 yılda hayal dahi edilemeyen oranları yakaladık." diye konuştu.
"Kendi muhitindeki okula gitme"
Temel eğitimden ortaöğretime geçiş sisteminde yeni bir düzenleme yaptıklarını anımsatan Yılmaz, Genel Kuruldaki konuşmalarda, her bakan değiştikçe eğitim sisteminin de değiştirildiğinin söylediğini belirtti. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğitim sisteminde tek değişiklik var ise 4+4+4 değişikliğidir. Onun dışındaki OKS´den SBS´ye, SBS´den TEOG´a, TEOG´dan şimdi liselere kayıt uygulamasına geçilmesi sistem değişikliği değildir, ölçme değerlendirmenin farklı araçlarla uygulanması demektir. O da, ölçme değerlendirme, eğitim sisteminin tamamı değildir, sadece bir unsurudur. Bu düzenlemeyle birlikte zorunlu eğitim çerçevesinde okullarımız birbirleriyle ilişkilendirilerek öğrencilerimizin herhangi bir sınav kaygısına maruz kalmadan bir üst öğretim kurumuna geçebileceği bir uygulamayı başlatıyoruz. Böylece her bir öğrencimizin eğitim ilgi ve yeteneği doğrultusunda istediği okula gidebilmesi mümkün olabilecektir. Bütün öğrencilerinizi sınava alarak kendi muhitindeki okula gitmeyi nasıl sağlayacaksınız? Sağlayamazsınız. Adamın mahallesindeki okulu evinin yanında ama sınav neticesinde 10 kilometre, 15 kilometre daha bir başka yeri tutan puan almışsa evladını, kendi evinin yanındaki okula gönderemiyor. 10. Kalkınma Planı´na esas olan ihtisas komisyonu raporu incelendiğinde görülecektir ki evlatlarımızın kendi muhitindeki okula gitmesinin sağlanmasıyla ilgili."
"Kodlama dersi için tablet yerine klavyeli bilgisayar"
Öğretmene yapılan yatırımın, eğitime yapılmış gerçek bir yatırım olduğuna dikkati çeken Yılmaz, kaliteli bir eğitim için teknolojiyi eğitimle buluşturmaları gerektiğini söyledi. Yılmaz, öğretmen ve öğrencilere 1 milyon 400 binin üzerinde tablet bilgisayar dağıtıldığını, 1 milyon 375 bin adedinin halen aktif olarak da kullanıldığını bildirdi.
Temel eğitim ve ortaöğretimde kodlama dersi konulduğunu anımsatan Yılmaz, bu derslerin uygulamalı işlenebilmesini sağlamak için gelecek dönemlerde tablet yerine klavyeli bilgisayar dağıtma çalışmalarına devam edeceklerini kaydetti.
İktidara geldiklerinde özel okula giden öğrenci sayısı yaklaşık 200 binken bunun 1 milyon 300 binin üzerine çıktığını dile getiren Yılmaz, "Özel okullara giden öğrencileri de destekliyoruz. Bu yıl ilk defa destek vereceğimiz 75 bin öğrenciyle birlikte 305 bin 128 öğrenci eğitim öğretim desteğinden faydalanmakta. Bu uygulamanın başladığı 2014-2015 yılından bu yana 520 binin üzerinde öğrenci eğitim öğretim desteğinden faydalanmış olacaktır." dedi.
"Dolar bazında öğretmen maaşını 2 kat artıran ülke"
En çok öğretmen ihtiyacının İstanbul´da olduğunu ifade eden Yılmaz, Marmara´da öğretmen doluluk oranının yaklaşık yüzde 85 olduğunu bildirdi. Yılmaz, 2002´de yeni başlayan bir öğretmenin maaşının haftada 15 saat ek dersle birlikte 635 lirayken bugün 3 bin 618 liraya çıktığını anlattı. Yılmaz, dolar bazında öğretmen maaşını 2 katından fazla artıran ülkelerin bir elin parmağını geçemeyeceğini, bunlardan birinin de Türkiye olduğunu söyledi. Yılmaz, "Yetmez. İnşallah önümüzdeki dönemde Türkiye milli gelirini artırdıkça, milli gelirinden daha fazla payı eğitime ayırdıkça öğretmenlerimizin özlük haklarını daha iyi hale getireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"İkili eğitimi kaldıracağız"
Millî Eğitim Bakanı Yılmaz, 282 binin üzerinde derslik yaptıklarını, derslik başına düşen öğrenci sayısı 36 iken, ilköğretimde 24´e, ortaöğretimde 23´e düştüğünü bildirdi.
İkili eğitimi kaldıracaklarını belirten Yılmaz, "Bunun için sayın Başbakanımız talimat verdiğinde 77 bin dersliğe ihtiyacımız vardı, bir yıllık süre içerisinde yapılan dersliklerle birlikte şu anda 58 bin dersliğe ihtiyacımız var, 45 bin dersliğimiz de yapılıyor. Bunlar tamamlandığında çok az bir farkla önümüzdeki dönemde devlet-millet iş birliğiyle birlikte ikili eğitimi de ortadan kaldıracağız." diye konuştu. "Vasıfsız eğitim" tanımının doğru olmadığını belirten Yılmaz, vasıfsız eğitimle ekonominin yüzde 11 büyüyemeyeceğini söyledi. Yılmaz, "Türkiye´nin altyapısı hazır olmadan başarılı bir eğitim vardı, neticelerini sonra görüyoruz. Şimdi altyapı tamamladık dolayısıyla eğitimin daha iyi olması gerekmez mi? Türkiye´nin eğitimi dün de iyiydi bugün daha iyi. Biz öğretmenlerimize güveniyoruz." dedi.
Eğitimde istenilse bile tek tip insan yetiştirilemeyeceğini ifade eden Yılmaz, iki çocuğu olan ailelerin bile bu çocuklarını aynı yetiştiremediğini kaydetti. Yılmaz, Pisa Direktörü´nün, Türkiye eğitim sisteminin dünyaya uyum sağlayamadığına yönelik açıklamasına değinerek, kendilerinin de bunu söylediğini, bunun için de müfredatı değiştirmek zorunda kaldıklarını belirtti.
"Teşvik kapsamı dışında tutuldu"
Bakan Yılmaz, konuşmasının ardından soruları yanıtlarken, görüşmeler yaptığı Alevilerin, din kültürü ve ahlak dersinin kaldırılmasını kesinlikle istemediklerini belirtti. Yılmaz, Alevilerin Anayasa çerçevesinde istediklerinin, "Bizi olduğumuz gibi, doğru bir şekilde tanıtın. Evlatlarımız bizi bilsin." olduğunu ifade ederek, "Birçok Alevi kardeşlerim ´Dün yoktuk, dün inkar ediliyorduk.´ diyorlar. Bugün var ama yetersiz. Varsa eksiklikleri beraberce tamamlayalım." diye konuştu. Yılmaz, 15 Temmuz 2016 terör eylemiyle, Türkiye´ye yönelik işgal girişimini başlatmadan önce haklarında soruşturma açılan, terör örgütüyle iltisakı olan hiçbir özel okula bakanlığınca eğitim öğretim desteği ödemesi yapılmadığını bildirdi.
Devletin farklı birimlerinden gelen bilgiler ışığında terör örgütleriyle bağlantısı olduğu düşünülenlerin, kesinlikle teşvik kapsamı dışında tutulduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: "Teşvik bursu çıkmayan okullar açısından bakılacak olursa ´eşit eğitim hakkı zedelenen vatandaşlarımız ve çocuklarımız mağdur olmayacak mıdır?´ diye soruluyor. Savcıya sormuşuz, bu okullar hakkında bir soruşturma açtığı varsa listesini göndermiş. Gönderdiklerinin hiçbirisine ödeme desteği vermemişiz ama savcının da hakkında soruşturma başlatmadığı bir yeri biz nasıl olup da terör örgütüyle bağlantısı olduğunu bilip de bunlara destek vermeyecektik? Dolayısıyla burada çok insaflı olmak lazım, kamuoyunu bilgilendirmek açısından doğru açıklamada bulunmak lazım."